
Kompartımanda başını cama yaslamış, ayakta duruyordu. Bahçede kendiliğinden çıkmış ayrık otunu anımsatıyordu. Bölük bölük ördüğü saçlarına taktığı rengârenk lastikler, siyah rimelle belirginleştirdiği kocaman gözleri, kaşının üstünde duran piercing’le yolcu kalabalığının içinde herkesin dikkatini çekmişti. Modaya uygun giyinmiş gibiydi ama bileğinden sarkan boncuklar, ayak bileğinden başlayan yılan dövmesi ve saçına taktığı renkli lastiklere inat simsiyah kıyafeti “Ben sizden farklıyım” diye bağırıyordu.
Gözlerimizi dikmiş onu izliyorduk. Korkuyor muyduk ondan? Oysa ürkek ve çekingen duruyordu. Trene bindiğinde kimseyle göz teması kurmamaya dikkat ederek trenin en ucuna yürümüş, köşeye gelince çantasından telefonunu ve kulaklığını çıkarmış, cama yaslanmıştı. Topluma bir saygısızlığı olmamıştı. Kendi hâlindeydi. Peki biz neden ondan korkuyorduk?
Eşimin kolunda uyuttuğu kızımız mızmızlandığında onun da o kıza baktığını gördüm. Kızımızın sesiyle kendine gelmiş, ayrıksı otundan gözlerini çekmiş, bana gülümsemişti. Birbirimizi yakalamışlığın altını çizişti gülümsememiz. Karşı koltuğumuzda, yanımızda, daha ileride, ayakta duran yolcular birbirimize benziyorduk. Gerçekten benziyor muyduk? Dövmelerimin arasında izlerini bildiğim faça izlerine gitti gözlerim.
İlk küpemi taktığımda onbeş yaşındaydım. Annem babamın kızacağını söyleyerek korkutmuştu. Hafta sonları bir kaç saat görebildiğim o adam kızacaktı. Kızmıştı da, etmediği küfür kalmamıştı. Onca zaman sonra babamla kurduğum tek iletişim bu olmuştu. Yüreğim öyle yanıyordu ki, bedenime bir kesik atıyordum. Hissettiğim acı yüreğimdeki yangını bir anlık unutturuyordu. Sonra bir tane daha, bir tane daha… Sonuç: bir sürü yara izi. İlk annem fark etti izleri. Ağladı, babam yine küfretti. Derdim neydi? Varlığını ispatlamaya çalışan bir gencin düzene isyanı mı? Ruhumu acıtan neydi? Topluma karışamamak mı, onlara uyum sağlayamamak mı? “Beni de görün” diye bağırıyordum; üzerime geçirdiğim kot ceketime taktığım armalarla, sırtıma astığım gitarla, kulağıma taktığım küpeyle, o dönem erkeklere yakıştırılmayan uzun saçlarımla.
Kompartımana tekrar baktım. Fabrikadan çıkmış gibiydik. Ayrıksı otlara bürünmüş, bakımsız bir bahçe, etrafımız tel örgülü. Köşede duran kız, tüm bu yeşilliğin ortasında açmış kırmızı bir gelincikti, rüzgârla salınıyordu.
Eşimin dövmelerimin arasında yara izlerimi yoklayan elini tenimde hissettim. Sıcacık elini avuçladım. Bir konser sonrası çıkan kavgada birbirimize rastlamıştık. Soluklanmak için durduğumuz köşede önce bakışlarımız buluşmuştu. Kısacık bir andı. Kendimi gördüğüm ilk aynaydı. Kaçırdık bakışlarımızı. “Nasıl da kaçtık?” diye konuyu değiştirirken, iki büklüm gülmeye başlamıştık. Gülüşmelerimiz bitene kadar bekledik. Çıt çıkarmadan sahile doğru yürüdük, aramızda her ne oluyorsa kaybetmekten korkarak. Sahilin kenarına yapılan taş duvarın üstüne oturduk. İkimiz olduğumuzda görünür mü olmuştuk?
Evlilik yoluna girdiğimizde, hele bir de çocuğumuz olduğunda tüm toplum bizimle barışmış, aralarına almıştı. Biz de onlar gibiydik.
Tren istasyonda, durduğunda gelincik çiçeği indi ve onu bekleyen erkek arkadaşına doğru koşturdu. Sahici gülümsemeler eşliğinde kendi etraflarında bir tur döndüler. Apayrı bir dünyadaydılar. Camdan onu izleyen yolcularla gözleri kesişti. Meydan okuyan gözlerindeki ışık parlıyordu. Dil çıkartıp kayıtsızca sırtlarını döndüler ve istasyondan çıktılar. Tren kalktı. Eşim çantasından kitabını çıkardı. Ben başımı onun omzuna yasladım.
Tedbili kıyafet geziyordum. Yaşlılık buydu belki de: “Sizin gibiyim” demek, kavgayı, isyanı bırakıp toplumla barış sağlamak. Yüreğimi yokladığımda o asi genç hâlâ yaşıyordu. Sahi barış mıydım? Belki; yalnızlık buydu, seçilmiş yalnızlık…
GELİNCİK TARLASI-CEMİL TOYGAR
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu verabetgiris.co
"Sitedeki 'Yazarlar' bölümüne ruhunuza dokunacak yeni bir yolculuk eklendi. Göz atmayı unutmayın." -------- "GriKalemler Dergisinin 2. Sayısı Yayımda" ------- " Dergimize Yazılarınızı Üye Olarak Yukardaki Gönder Menusundan Yada editor@grikalemler.com.tr mail adresinden gönderebilirsiniz." ---------- " GriKalemler Edebiyat Dergisine Hoşgeldiniz " ------"Yazışma adresi: Hürriyet Mahallesi Eski Edirne Asfaltı Caddesi No:196 Gaziosmanpaşa /İSTANBUL Tel: +905061252905" "Sosyal Medya Yönetimi Ayşegül Kösa Sert Can Gadirli medya@grikalemler.com.tr"-----"Grafik Tasarım: Oğuzhan Öcal oguzhanocal.com.tr webmaster@oguzhanocal.com.tr"----"Editör: Hakan Seyrekbasan Rojda Gülseven editor@grikalemler.com.tr" --------"İmtiyaz Sahibi grikalemler.com.tr Adına Süreyya Geçici iletisim@grikalemler.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Gülal iletisim@grikalemler.com.tr Yazı İşleri ve İçerik Sorumlusu: Hakan Yakıcı editor@grikalemler.com.tr"
Yorum Yaz