e
sv

GÜNGÖR KİBAROĞLU-ELEŞTİRİ ÜZERİNE

26 Ekim 2025 13:35
avatar

Medyagri

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

ELEŞTİRİ ÜZERİNE

Gerçek şu ki bizde eleştiri kültürü çok gelişmediğinden, edebiyatımız da dar kalıplar arasına sıkışmaktan kurtulamıyor. Eleştiri mutlaka olmalı, eleştirmen sayımız çoğalmalıdır. Eleştiri denilince bugün aklımıza sadece övgü dolu yazılar geliyor. Oysa yapıtlar olumlu ve olumsuz tüm yönleriyle masaya yatırılmalıdır. İyice irdelenmelidir. Böylece yapılan eleştiri yazara ışık tutmalıdır. Yazarın vereceği diğer yapıtlar böylece daha yetkin, daha güzel ve daha kusursuz olacaktır.

Spinoza diyor ki: “Metinlerin gerçekliğinin araştırılmasının bırakılıp onlarla yalnızca anlamları açısından ilgilenilmesi gerekir.”

Elbette sadece anlam değil, bence dil ve anlatım biçiminden tutun da anlama kadar geniş bir yelpazede metinler incelenmelidir.

Eleştiri, okuma biçimlerini yeniler bunu kesintisiz biçimde yapar, aynı zamanda geliştirir. Sadece okuma biçimlerini değil, anlamsal ve dilsel açıdan da gelişmesini sağlar.

Semih Gümüş diyor ki: “Eleştiriyle kurduğu ilişki, yazarın edebiyatla kurduğu ilişkiyi anlatır. Bu ilişkiyi kuramamış olanlar da var; ağırlaşanlar bunun asıl nedeninin eleştiriden yoksun kalmak olduğunu çoğu kez anlamadan kederlenip dururlar.” Gerçekten de eleştiri ile bağ kuramamış, onun önemini anlamamış o kadar çok yazar, çizer kısacası sanatçı var ki saymakla bitmez. Bu bir bilinçlenme durumudur aslında. Bu bilinçten yoksun olanların yapıtları da yoksundur. Nelerden yoksundur? Belki biraz özgünlükten, kendini ve yapıtlarını tanımamaktan, anlam ve dil açısından yoksundur hatta yoksuldur.

Yazar; her yazdığıyla yeni düşünce ufukları açmalıdır. Okuyucunun düşünmesini, sorgulamasını sağlamalıdır. Bir sözcük, yazara göre bir anlam taşırken okura göre başka bir anlam taşıyabilir. Bunu neden söylüyorum? Zaman zaman benim de başıma gelmiştir. Okur, şurada şöyle mi demek istediniz, gibi ya da benzeri sözler söyler. Oysa yazar öyle düşünmemiş veya öyle demek istememiştir. Bir roman sizde yeniden okuma isteği uyandırıyorsa büyük bir romandır. Bir şiir gönül telini titretiyorsa şiirdir. Bir öykü sizden bir şeyler taşıyorsa öyküdür.

Ahmet Oktay’ın Toplumcu Gerçekliğin Kaynakları adlı kitabı; eleştiri üzerine yapılmış en iyi incelemelerden biridir. Elbette burada başta Semih Gümüş olmak üzere çok sayıdaki eleştirmenimizi de anmalıyız. İyi bir okur salt edebi yapıtları değil, bunlar üzerine yazılmış eleştirileri de ara sıra da olsa okumalıdır. Yazarların ise bir yazın poetikası olmalıdır. Okumakla ilgili bir sorunumuz olduğu bir gerçektir. Toplumumuzun çok az bir kesimi okuyor. Sorarsanız vaktim yok, işim çok gibi bir sürü bahane üretildiğini görürsünüz. Bu bağlamda yukarıda değindiğim yazarın poetikasından hareketle şunu da söylemek gerekir:

Bir romancının, öykücü ya da şairin; özgün dili ve anlatım biçimi olmalıdır. Böylece ötekileri, başka yapıtları okuma biçimi içinde oluşturduğu bir söylemi de olmalıdır, genelde de vardır.

Kendini eleştirmeyen başkalarını eleştiremez, diye bir düşünce vardır. Oysa bizim toplumumuzda herkes eleştirmeyi çok sever ama kendi hatalarını görmez genellikle. Başkalarını ya da başka yapıtları sağlam bir düşünce, sezgi ve öngörüyle eleştirenlerin, kendilerine bakış açıları da değişecektir.

 “Geçmiş kuşakların eleştiri anlayışını yalnızca bir deneyim, birikim ve gelenek olarak alıp onların bıraktığı yerden bambaşka bir düzeyde eleştiriyi yeniden kurmaya ve kurgulamaya başlıyorsak anlamlıdır eleştiri. Kendini başka bir düzeyde yeniden kurgulayacak olan eleştiri, hem yazınsal hem düşünsel bakımdan geçmişle karşılaştırılamayacak denli yukarıda oluşmak zorunda. Önce verili düşünme biçimlerini yerinden oynatarak. Kimle? Bir elin parmakları kadar eleştiri yazarıyla mı? Değil elbette, bu olanaksız. Edebiyat kamuoyunu oluşturan bütün bireylerde olmasa da çoğunlukta eleştirel bilinci yeniden kurarak. Ancak bu etkinlik topyekûn bir gereksinim olduğu zaman kendini gösterebilir.” Semih Gümüş

Eleştiri, edebiyatın nesnesi olmaktan çıkmalı diğer yapıtlarla aynı düzeyde bir özneye dönüşmelidir. Aksi hâlde anlamını yitirir. Diğer bütün metinlerden bağımsız, olanlardan ayrı, kendi başına okunabilen, özgün bir yapıt düzeyine yükseltemezse, ne yaparsa yapsın, nesne olarak kalır. Dolayısıyla etkisizleşir ve zamanla etkisini yitirir, kaybolur. Eleştiri yazarı önce kendi yazdıklarını sevmeli, bununla yetinmeyip sürekli yeni arayışlarla geliştirmeye çalışmalıdır.

Eleştiri aslında bir yenilik kapısıdır. Yeni kapıları açan bir anahtardır. O kapının ardında ise daha yetkin, daha güzel eserler vardır.

Eleştiri nasıl olmalıdır? Her şeyden önce mümkün olduğunca objektif olmalıdır. Eleştiri yazarı eserin yazarı ile ilgili önyargılara sahip olmamalıdır. Kendi duygularına yenilmeden yazmalıdır. Akla şöyle bir soru gelebilir: Eleştirmen de bir insan olduğuna göre nasıl objektif olabilir? Evet, her eleştiri yazısı özneldir. Yazan kişinin öznel düşüncelerini içerir. Ancak eleştirmen ne kadar objektif bir değerlendirme yaparsa o kadar güzel bir eleştiri ortaya çıkar.

Yazınsal yapıtlarla eleştiri birbirini tamamlamalı, bir bütün oluşturmalıdır. Eleştiri incelediği yapıtın görünmeyen taraflarını ortaya çıkarırken yapıt da eleştirinin sağlıklı çalışmasına katkıda bulunur.

Bu arada ek bilgi olarak edebiyatımızdaki ilk eleştiri yapıtı Namık Kemal’in Tahrib-i Harabat’ıdır. Ziya Paşa’nın Harabat adlı divan şiir antolojisinin eleştirisidir.

 

 

Bu Eseri Paylaş:

etiketlerETİKETLER
Üzgünüm, bu içerik için hiç etiket bulunmuyor.
  • Rıza Çakmak
    2 gün önce

    Çok çok güzel bir yazı olmuş. Emeği geçen GRİKALEMLER ve Güngör Kibaroğlu’na çok çok teşekkür ederim. Elinize, emeğinize, kaleminize sağlık.

    yorum beğen

Sıradaki içerik:

GÜNGÖR KİBAROĞLU-ELEŞTİRİ ÜZERİNE

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu verabetgiris.co

"Sitedeki 'Yazarlar' bölümüne ruhunuza dokunacak yeni bir yolculuk eklendi. Göz atmayı unutmayın." -------- "GriKalemler Dergisinin 2. Sayısı Yayımda" ------- " Dergimize Yazılarınızı Üye Olarak Yukardaki Gönder Menusundan Yada editor@grikalemler.com.tr mail adresinden gönderebilirsiniz." ---------- " GriKalemler Edebiyat Dergisine Hoşgeldiniz " ------"Yazışma adresi: Hürriyet Mahallesi Eski Edirne Asfaltı Caddesi No:196 Gaziosmanpaşa /İSTANBUL Tel: +905061252905" "Sosyal Medya Yönetimi Ayşegül Kösa Sert Can Gadirli medya@grikalemler.com.tr"-----"Grafik Tasarım: Oğuzhan Öcal oguzhanocal.com.tr webmaster@oguzhanocal.com.tr"----"Editör: Hakan Seyrekbasan Rojda Gülseven editor@grikalemler.com.tr" --------"İmtiyaz Sahibi grikalemler.com.tr Adına Süreyya Geçici iletisim@grikalemler.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Gülal iletisim@grikalemler.com.tr Yazı İşleri ve İçerik Sorumlusu: Hakan Yakıcı editor@grikalemler.com.tr"