
Gecenin lacivert kadifesine bürünmüş gökyüzüne bakarken, kelimeleri en çok oraya, yıldızların arasına bırakmak istedi. “Merhaba Marslılar, ben geldim dostum.” Cümlesi, beton duvarlara değil, evrenin sonsuzluğuna yankılansın istedi. Çünkü bazı sözler vardır; insan kulağına değil, ancak gezegenlerin sessizliğine anlatılabilir.
Onun hayatı, başkalarının beklentilerini taşıyan bir nehir gibi akmıştı hep. Sevginin, kabul görmenin, bir yere ait hissetmenin kıyısında, hep bir başkasının suyuna kürek çekmişti. Fakat bu çabanın karşı kıyısı genellikle boş çıkıyordu. Etrafını saran dünya, tıpkı yavaş yavaş sönen bir ampul gibi, hayallerinin ışığını solduruyordu. Bu dünya; paranın soğuk hesabı, rekabetin yorucu girdabı, yüzlerde donuk kalmış gülümsemeler ve dipsiz bir kuyuya benzeyen beklentilerle doluydu. Ta ki bir akşam, penceresinden yukarı, Mars’ın kızıl ve dingin ışığına bakana kadar. O ışık, ona sessiz bir davettiye uzatıyor gibiydi: “Burada, sen sadece sen olabilirsin. Burada, senden hiçbir şey beklenmez.”
İşte o an, aklına düşen düşünce bir tohum misali filizlendi: Belki de gitmek bir kaçış değil, aksine, küllerinden doğmanın en kadim yoluydu.
Eline bir defter aldı. Sayfalar, içinin mırıltılarını, yıllardır susturduğu sesleri kaydetmek için sabırsızlanıyordu. Kurşun kalemi, kağıdın üzerinde bir itirafname gibi gezindi:
Reklam
“Ben aslında bu dünyadan gitmek istemiyorum.
Ben, sırtıma yüklenen ve benim olmayan hayal kırıklıklarından kurtulmak istiyorum.
Kendimi bulmak için, önce kendimden uzaklaşmam gerekiyor.”
Sonra, şehrin yapay ışıklarından, göz kamaştıran cıvıltısından sıyrılıp, yıldızların gerçek ışığına doğru yürüdü. Ayaklarının altındaki toprak sert, başının üzerindeki gökyüzü ise sonsuzdu. O an anladı ki, gitmek fiziksel bir hareket değildi sadece. Gitmek, geçmişin görünmez prangalarından kurtulmak, içindeki o derin, keşfedilmemiş sessizliği dinlemek ve orada, kendi evrenini yeniden inşa etmekti.
Tekrar başını kaldırdı, Mars’ın o uzak ve dostane parıltısına. İçi, bu sefer bir hüzün değil, tarifsiz bir özgürlük duygusuyla doluydu.
“Merhaba Marslılar, ben geldim dostum.”
Bu sefer söylediği, bir veda değil, kendi varlığına verdiği bir sözdü. Bedeni hâlâ bu gezegende olsa da, ruhu çoktan yepyeni bir maceraya kanat çırpmıştı. Özgürlük, uzak bir gezegende değil, kendi içinde filizleniyordu.
Oğuzhan ÖCAL
Merhaba Marslılar, Ben Geldim.-OĞUZHAN ÖCAL
deneme bonusu veren siteler deneme bonusu verabetgiris.co
"Sitedeki 'Yazarlar' bölümüne ruhunuza dokunacak yeni bir yolculuk eklendi. Göz atmayı unutmayın." -------- "GriKalemler Dergisinin 2. Sayısı Yayımda" ------- " Dergimize Yazılarınızı Üye Olarak Yukardaki Gönder Menusundan Yada editor@grikalemler.com.tr mail adresinden gönderebilirsiniz." ---------- " GriKalemler Edebiyat Dergisine Hoşgeldiniz " ------"Yazışma adresi: Hürriyet Mahallesi Eski Edirne Asfaltı Caddesi No:196 Gaziosmanpaşa /İSTANBUL Tel: +905061252905" "Sosyal Medya Yönetimi Ayşegül Kösa Sert Can Gadirli medya@grikalemler.com.tr"-----"Grafik Tasarım: Oğuzhan Öcal oguzhanocal.com.tr webmaster@oguzhanocal.com.tr"----"Editör: Hakan Seyrekbasan Rojda Gülseven editor@grikalemler.com.tr" --------"İmtiyaz Sahibi grikalemler.com.tr Adına Süreyya Geçici iletisim@grikalemler.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Gülal iletisim@grikalemler.com.tr Yazı İşleri ve İçerik Sorumlusu: Hakan Yakıcı editor@grikalemler.com.tr"
Yorum Yaz