e
sv

“Baba” Oldum – Can GADİRLİ

21 Ekim 2025 10:01
avatar

Aynomi

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Elim alt çenemde, boncuk boncuk terlediğimde, oradan oraya volta atarken duydum usulca yükselen önce birinci ardından ikinci ağlama seslerini. Gözlerimi oturmuş dualar eden anneme, onun omzunu ufak ufak sıkan babama takıldı “Yoksa?” dedim kısık bir sesle.

İçeriden çıkan hemşirenin “Hayırlı olsun Tarık Bey, içeriye girebilirsiniz.” Sözleriyle dağıldı tüm odağım. “Tamam, teşekkür ederim.” Dedim ama bir an için sesimin nasıl çıktığını, ses tellerimin nasıl titreştiğine anlam veremedim. Arkama baktığım vakit gördüğüm manzara beni şaşırtmamıştı, her daim arkamda dağ gibi duran aslan babam ile biricik annem oradaydı.

Omzumun üzerinden içeriye, sedyede yatmakta olan gelinlerine, eşim Melek’e bakmaya gayret ediyorlardı. Bir miktar aralı kalan kapıyı hafif vurarak içeriden cevap gelmesini bekledim. “Buyurun!” dedi çok da gür gelmeyen bir ses. İçeri önce ben, ardından annem ve babam girdi. “Hayatım bak,” dedi Melek melodi gibi çıkan ince, kadife sesiyle “sana ‘hoş geldin’ derken kimler de geldi.” Boynunu hafifçe bükerek söylemişti son sözlerini.

“Melek Hanım, Tarık Bey tebrik ederim gayet sağlıklılar.” Dedi ellerinde eldiven, yüzünde maske, kafasında bone olan; ebe olduğunu düşündüğüm beyefendi. “Çok…” dedim duygu karmaşası içerisindeyken “Çok teşekkür ederim efendim. Elinizi sıkmayı çok isterdim ama ne kadar doğru olur emin değilim.”
“Sıkmış kadar oldunuz, teşekkür ederim. Müsaadenizle efendim.” Diyerek bana baktı “Müsaade sizin.” Diyerek başımla selamladım.

Arkamdan çıktığı esnada anneme yakalanmış olsa gerek ki “Sağ ol, var ol güzel evladım benim. Ellerin dert, gözlerin kem görmesin.” Sözleri kesildi kulaklarıma.

Melek’in yanına yaklaşarak baktım ufacık, kapalı olan gözlere. “Biri kız, biri oğlan.” Dedi kadife sesli sevdalım. “İkizlerimiz oldu Tarık.” Dedi gözleri dolu, sesi neşe fışkırtırken. “İkisi de şu an uyuyor ama doktor sağlıklarının yerinde olduğunu ve bir sorunu olmadığını söyledi.” “Kucağıma alabilir miyim?” dedi sesimdeki heyecan kadar korku da gün yüzüne çıkarken. “Tabii hayatım.” Diyerek sağ omzuna yasladığı kız ikizi verdi kucağıma.

O an anladım durumun gerçekliğini, o an anladım artık bir “baba” olduğumu. Koca insan ağlar mıymış, demeden çöktüm Melek’in yanında duran kanepeye. Gözümden damla damla yaş akmaya başlarken büktüm boynumu. Doya doya seyrettim her ne kadar dünyaya gözlerini açsa da gerçek anlamda açmayan, uykuya dalan minik kızıma.

Omzumda bir elin ağırlığını, bir yüreğin şefkatini hissetmemle kaldırdım kafamı “Eğme başını ey oğul! Sen başını eğersen bu ufaklıklar neylesin sonra?” dedi sevecen ve içten konuşan İrfan babam. “Baba…” demeye dilim döndü. Nasıl anlatılır ki bu durum, nasıl kelimelere dökülür, kaleme alınır. Babama karşı “Senin ufak oğlun büyüdü artık ‘baba’ oldu!” söylenirdi bilemedim.

Onun sözleriyle kaldırdım başımı, gözlerimde yaşlar baktım babamın kestane karası gözlerine. “Baba…” dedim bir kez daha. “Efendim oğlum?” dedi dudaklarında gurur dolu bir gülümsemeyle. “Şimdi anladım.” “Neyi anladın ey oğul?” dedi omuzlarımdan tutup önce torununa ardından bana bakarak “Neyi anladın ey oğul? Söylene?” diyerek yineledi cümlesini.

“Seni anladım ey baba!” dedim sessiz ama büyük bir kahkaha atarak. Yanaklarımdan süzülen yaşlara inat güldüm ve devam ettim “Baba, olmanın ne demek olduğunun anladım ey baba!” diyerek kızımı annesine vererek oğlumu aldım. Onun nispeten açılan gözlerine bakarken “Senin gibi bir baba olacağım.” Dedim gururla, heyecanla.

Gülen yüzü düşen, sesine keder yükleyen İrfan babam girdi söze “Benim gibi olma ey oğul!” dedi itiraz edecek oldum, oturduğum yerden kalkerken eliyle işaret yaptı oturmam için “Dur ve dinle. Benim gibi olma ey oğul! Benden daha iyi bir ‘baba’ ol onlar için.”

Sessizce onu dinleyeme devam ettim, hayran hayran bakıp ne diyeceğinin açlığı içerisinde yanarken “Abin ile sana bunca zaman destek oldum evet, sizi her zaman destekledim mamafih mutlak surette vardır sizleri kırdığım, size gönül koyduğum vakitler.” Dedi gözleri nemlenirken “Kol kırılır yen içinde kalır ey oğul! Sen de abin de gönül koydunuz bu yaşlı ananızla babanıza ama biz yine de sizi destekledik her fırsatta.” Demesiyle gözümde canlandı fotoğrafçılığa merak sarmam sonucu bana her zaman telefonu vermesi. Telefonun yeteri kadar şarjı olmadığı vakit “Oğlum şu an veremem, başka zaman vereyim.” Demesi üzerine koyduğum gönüller, kırdığım potlar.

Onun şu sözleriyle döndüm gerçekliğe “Ey Tarık oğlum! Nur topu gibi, güzeller güzeli bir kızın bir de evladın oldu. Kırma onların narin kalplerini, ince ruhlarını. Sen ki fotoğrafçı, eşin ki ressam; siz ki sanatçı bir aile, siz ki sanat ruhlu ince insanlar elbette ki yavrularınız da sanat ruhlu geldi bu dünyaya.” Dediğini duyduğum da ilk olarak sedyede uzanıp kayınvalidesiyle oğluyla oynayan Melek’e baktı.

Tekrar dönmüştüm geçmişe. Benim çektiğim fotoğrafların Melek tarafından resmedildiği, reşit olduğum vakit anamla atamın ortaklaşa aldığı fotoğraf makinesi ve üzerine yazılı o not “Sevgili Tarık; sen bu evin sanatçı ruhlusu, sen bu evin bir tanecik fotoğrafçısı. Bu fotoğraf makinesi artık senin, dilediğin gibi şeyler çekmen dileğiyle. Çok sevgiler anne ve baban.”

“O yüzden,” diyen babamın kederden uzaklaşmış gururlanan sesiyle döndüm gerçekliğe “Benim sana en büyük vasiyetim Tarık oğlum: Bugünden itibaren sen de bir ‘baba’sın, senin de babalar günün kutlanacak, yorgun geldiğin zaman onların kokularıyla dinçleşeceksin. Ondandır ki evlatlarına benden daha iyi bir ‘baba’ ol. Her zaman onları destekle, benden gördüğün iyi her şeyi onlara da yap fakat üzüldüğün şeyleri sakın ola ki yapma.” Dedi omuzlarımdan tutan İrfan babam.

“Baba.” Dedim daha güçlü bir sesle. Hâlâ uyumakta olan kızımı anneme vererek döndüm babama. “İyi ki varsın İrfan babam.” Diyerek sarıldım koca yürekli İrfan Babama.

İşte o vakit anladım “Baba” kavramanın ağırlığını ve güzelliğini, kelimelerin kifayetsiz, satırların yetersiz kaldığı, dört kelimeye kocaman anlam yüklenen o kelime “baba”…

Bu Eseri Paylaş:

Sıradaki içerik:

“Baba” Oldum – Can GADİRLİ

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu verabetgiris.co

"Sitedeki 'Yazarlar' bölümüne ruhunuza dokunacak yeni bir yolculuk eklendi. Göz atmayı unutmayın." -------- "GriKalemler Dergisinin 2. Sayısı Yayımda" ------- " Dergimize Yazılarınızı Üye Olarak Yukardaki Gönder Menusundan Yada editor@grikalemler.com.tr mail adresinden gönderebilirsiniz." ---------- " GriKalemler Edebiyat Dergisine Hoşgeldiniz " ------"Yazışma adresi: Hürriyet Mahallesi Eski Edirne Asfaltı Caddesi No:196 Gaziosmanpaşa /İSTANBUL Tel: +905061252905" "Sosyal Medya Yönetimi Ayşegül Kösa Sert Can Gadirli medya@grikalemler.com.tr"-----"Grafik Tasarım: Oğuzhan Öcal oguzhanocal.com.tr webmaster@oguzhanocal.com.tr"----"Editör: Hakan Seyrekbasan Rojda Gülseven editor@grikalemler.com.tr" --------"İmtiyaz Sahibi grikalemler.com.tr Adına Süreyya Geçici iletisim@grikalemler.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Gülal iletisim@grikalemler.com.tr Yazı İşleri ve İçerik Sorumlusu: Hakan Yakıcı editor@grikalemler.com.tr"