e
sv

Canım Sıkılıyor Dostlar – Oğuzhan ÖCAL

09 Ekim 2025 21:39
Dostlar, ruhumda bir mengene var. Adını koyamadığım, lügatlerde karşılığını bulamadığım bir sıkıntı bu. Sanki dünyanın bütün ağırlığı omuzlarıma değil, doğrudan kalbimin üzerine çöküyor. Bakıyorum etrafıma; bunca ölüm, bunca zulüm... İnsan denen varlığın içindeki bu dipsiz karanlığa akıl sır erdiremiyorum.
avatar

oguzhanocal

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Dostlar, ruhumda bir mengene var. Adını koyamadığım, lügatlerde karşılığını bulamadığım bir sıkıntı bu. Sanki dünyanın bütün ağırlığı omuzlarıma değil, doğrudan kalbimin üzerine çöküyor. Bakıyorum etrafıma; bunca ölüm, bunca zulüm… İnsan denen varlığın içindeki bu dipsiz karanlığa akıl sır erdiremiyorum.

Alevlerin ortasında can veren dilsiz dostların çığlığı karışıyor geceye. Bir “hayır” kelimesinin bedelini canıyla ödeyen kadınların solan bakışları kazınıyor hafızama. Ve henüz oyunları bitmemiş çocukların sebepsizce alınan nefesleri, bir hançer gibi saplanıyor vicdanıma.

Sıkılıyor canım, evet. Çünkü biliyorum; o canavara dönüşmek ne kadar kolay. İçimdeki o karanlık dehlize bir adım atmak, bir kalbi sökmek, bir cana kıymak, bir ormanı ateşe vermek… Biliyorum, hepsi bir anlık bir cinnetin ardında gizli.

Beni o eşikten döndüren nedir peki? Adına “Allah korkusu” demeyin. İnsan, görmediği, sesini duymadığı, cezasını anında kesmeyen bir güçten ne kadar korkabilir? Hayır, o değil.

Beni insan kılan, o içimdeki sessiz yargıç: Vicdan.

Ona, anlamını bilmediği Arapça duaları ezberletmekle başlamayın işe. O dualar, ruhuna dokunmadıktan sonra dilde birer yabancı kelime yığınıdır. Siz ona önce insan olmanın evrensel dilini öğretin. Vicdan sahibi olmayı öğretin.

Eğer siz, küçücük bir çocuğun mahremiyetini “Aç oğlum amcalar görsün” diye kahkahalarla pazarlık konusu yaparsanız, o çocuk, büyüdüğünde utancın gülünecek bir şey olduğunu zanneder.

Ona, bir annenin avuçlarına sinmiş fedakarlığın kokusunu anlatın. Bir kız kardeşin kahkahasındaki hürriyetin, bir ablanın duruşundaki asaletin ne demek olduğunu gösterin. Eğer siz, yanı başındaki kız kardeşini, ablasını bir erkek çocuğun önünde küçük düşürür, sözünü keser, onu değersizleştirirseniz, o çocuk yarın bir başka kadına nasıl değer verebilir?

Çünkü yanı başındaki çiçeği ezerek büyüyen bir çocuk, gün gelir, bütün bir ormanı ateşe vermekten çekinmez.

Dostlar, ruhumda bir mengene var. Adını koyamadığım, lügatlerde karşılığını bulamadığım bir sıkıntı bu. Sanki dünyanın bütün ağırlığı omuzlarıma değil, doğrudan kalbimin üzerine çöküyor. Bakıyorum etrafıma; bunca ölüm, bunca zulüm… İnsan denen varlığın içindeki bu dipsiz karanlığa akıl sır erdiremiyorum.

Alevlerin ortasında can veren dilsiz dostların çığlığı karışıyor geceye. Bir “hayır” kelimesinin bedelini canıyla ödeyen kadınların solan bakışları kazınıyor hafızama. Ve henüz oyunları bitmemiş çocukların sebepsizce alınan nefesleri, bir hançer gibi saplanıyor vicdanıma.

Sıkılıyor canım, evet. Çünkü biliyorum; o canavara dönüşmek ne kadar kolay. İçimdeki o karanlık dehlize bir adım atmak, bir kalbi sökmek, bir cana kıymak, bir ormanı ateşe vermek… Biliyorum, hepsi bir anlık bir cinnetin ardında gizli.

Beni o eşikten döndüren nedir peki? Adına “Allah korkusu” demeyin. İnsan, görmediği, sesini duymadığı, cezasını anında kesmeyen bir güçten ne kadar korkabilir? Hayır, o değil.

Beni insan kılan, o içimdeki sessiz yargıç: Vicdan.

Ona, anlamını bilmediği Arapça duaları ezberletmekle başlamayın işe. O dualar, ruhuna dokunmadıktan sonra dilde birer yabancı kelime yığınıdır. Siz ona önce insan olmanın evrensel dilini öğretin. Vicdan sahibi olmayı öğretin.

Eğer siz, küçücük bir çocuğun mahremiyetini “Aç oğlum amcalar görsün” diye kahkahalarla pazarlık konusu yaparsanız, o çocuk, büyüdüğünde utancın gülünecek bir şey olduğunu zanneder.

Ona, bir annenin avuçlarına sinmiş fedakarlığın kokusunu anlatın. Bir kız kardeşin kahkahasındaki hürriyetin, bir ablanın duruşundaki asaletin ne demek olduğunu gösterin. Eğer siz, yanı başındaki kız kardeşini, ablasını bir erkek çocuğun önünde küçük düşürür, sözünü keser, onu değersizleştirirseniz, o çocuk yarın bir başka kadına nasıl değer verebilir?

Çünkü yanı başındaki çiçeği ezerek büyüyen bir çocuk, gün gelir, bütün bir ormanı ateşe vermekten çekinmez.

Yapmayın dostlar, yapmayın… O devasa ekranlardan, o gürültülü meydanlardan hamasi naralar atmayın. “Savaş çıksın, bir günde gider hepsini yok ederiz,” demeyin. Farkında olmadan, yanı başınızda sizi dinleyen o masum kulaklara, şiddetin yine şiddetle çözüleceğine dair zehirli tohumlar ekiyorsunuz. Onlara, kılıcın kalemden daha keskin, yumruğun kelimeden daha üstün olduğunu öğretiyorsunuz.

Ve ben, bütün bu gürültünün ortasında yine çaresizliğe kapılıyorum. Canım sıkılıyor, çünkü elimden ne gelir ki? Bu acımasız tiyatronun pasif bir izleyicisi olmaktan başka ne yapabilirim ki diye düşünüyorum.

Ama değilmiş… Umut, en beklemediğin anda, en masum fısıltıda saklıymış meğer.

Dünyayı değiştirecek o büyük gücün ne olduğunu, o gün anladım. Küçücük bir çocuğun, sokaktaki bir kediye kalkan bir el değil, merhamet dolu bir sesle, “Şuradan bir mama alalım mı ona?” deyişinde anladım.

İşte o an. O an, bütün o savaş naraları, bütün o büyük laflar, küçücük bir çocuğun vicdanından dökülen bu cümlenin karşısında tuzla buz oldu.

Anladım ki değişim, meclis koridorlarında değil, evimizin salonunda başlıyormuş. Büyük yangınları söndürmenin yolu, önce kendi ocağımızdaki mumu yakmaktan geçiyormuş. O evde yeşeren merhamet, önce sokağa taşıyor. Sokak mahalleyi, mahalle şehri, şehir de bütün bir ülkeyi sarıyormuş.

Vicdan sahibi olmak; işte bütün mesele bu. Önce evimizde, sonra sokağımızda, sonra da bütün bir memlekette o vicdanı yeşertmek…

Bu Eseri Paylaş:

etiketlerETİKETLER
Üzgünüm, bu içerik için hiç etiket bulunmuyor.

Sıradaki içerik:

Canım Sıkılıyor Dostlar – Oğuzhan ÖCAL

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu verabetgiris.co

"Sitedeki 'Yazarlar' bölümüne ruhunuza dokunacak yeni bir yolculuk eklendi. Göz atmayı unutmayın." -------- "GriKalemler Dergisinin 2. Sayısı Yayımda" ------- " Dergimize Yazılarınızı Üye Olarak Yukardaki Gönder Menusundan Yada editor@grikalemler.com.tr mail adresinden gönderebilirsiniz." ---------- " GriKalemler Edebiyat Dergisine Hoşgeldiniz " ------"Yazışma adresi: Hürriyet Mahallesi Eski Edirne Asfaltı Caddesi No:196 Gaziosmanpaşa /İSTANBUL Tel: +905061252905" "Sosyal Medya Yönetimi Ayşegül Kösa Sert Can Gadirli medya@grikalemler.com.tr"-----"Grafik Tasarım: Oğuzhan Öcal oguzhanocal.com.tr webmaster@oguzhanocal.com.tr"----"Editör: Hakan Seyrekbasan Rojda Gülseven editor@grikalemler.com.tr" --------"İmtiyaz Sahibi grikalemler.com.tr Adına Süreyya Geçici iletisim@grikalemler.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Gülal iletisim@grikalemler.com.tr Yazı İşleri ve İçerik Sorumlusu: Hakan Yakıcı editor@grikalemler.com.tr"