e
sv

Bir Şoförün Son Güzergâhı-ÖMER ÇOLPA

10 Ekim 2025 00:33
avatar

Medyagri

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Siyah takım elbisesinin üzerindeki görünmez tozları özenle silkeledi. Ayna karşısında kendini dikkatle süzdü. Hazırdı, şifonyerde duran araba anahtarını alıp sağ adımıyla evden çıktı. İki adım sonra durdu. Kapının eşiğinden sağ adımıyla çıktığından emin olamadığı için eve tekrar girdi ve adımına dikkat ederek çıktı. Rahatlamış bir şekilde arabaya yöneldi. Arabanın etrafında bir tur döndü, kaputa üç kez vurdu. Sonra kaputu açtı, lastiklerin üst kısmını kontrol etti. Küçük bir kedinin sıkışıp kalması en büyük korkusuydu. Motoru çalıştırdı, beş dakika boyunca araba motorunun sesi eşliğinde etrafı seyretti.

Yıllar içinde yol kenarındaki fidanlar büyümüş, gölge yapar olmuştu. Bahçe duvarlarına sarılan çiçekler, yasemin kokusu… Hele bahar ayları sokak boyunu yasemin çiçeklerinin kokusu doldururdu. Sokak gelişip güzelleşirken o gençliğini ve toyluğunu yolda bırakmıştı. Gençlik ve olgunluk evresinde bakmaktan hoşnut olduğu aynalar şimdi canını sıkıyordu. Yarını düşündü. Yarın aynanın karşısına geçmek zorunda değildi, erken kalkmak için bir sebebi de yoktu.

Bugün severek yaptığı işini genç birine devredecekti. Bir aylık stajını yanında tamamlayan çocuğu düşündü. “Yok yok, olacak gibi değil,” dedi içinden. Nasıl devredecekti.  Acaba bir aya kalmaz onu tekrar çağırırlar mıydı? Bu insanlar onsuz nasıl yaparlardı. Arabayı sağa çekip durdu. Koşar adımlarla arka sokakta fırından iki simit ile iki dilim tulum peyniri aldı. Patronunun en sevdiği şeydi. Keyfi yerinde ise ona da çay ikram eder, onunla dertleşirdi. Onun için hiçbir zaman sadece bir şoför olmamıştı, biliyordu. Evinin gizli halleri, patronunun kimseye bahsetmediği özel yaşamı aha işte bu kafanın içinde gizli bir dolaptaydı. Kafasındaki dolabın sağlamlığını test eder gibi kafasını yumrukladı, gülümsedi. Paketi yan koltuğa yerleştirdi, arabayı çalıştırdı.

Telefon çaldı. Arayan muhasebeydi. Eve değil, doğrudan ofise gitmesi isteniyordu. Meslek yaşamında bir ilkti. Patronuna bir şey mi olmuştu. Hayır, onu yeni şoför bırakacaktı. Direksiyonu sımsıkı kavrayan eli gevşedi. Omuzları çöktü. Son iş gününü böyle hayal etmemişti. Telefonun kesik sesiyle irkildi. Muhasebe çoktan kapatmıştı. O ise hâlâ son iş gününün hayalini kuruyordu. Yönünü ofise doğru çevirdi. Trafik akıyordu. Yarın o bu caddede olmayacaktı. Emektar aracın direksiyonunu bir dost elini okşar gibi okşadı. Buraya kadarmış dedi fısıltıyla. Yaşlılık denen şey ne de kötüydü. Göz yaslarının düşmesini derin bir nefesi içine çekerek tutmaya çalıştı. Nafile. Sürekli ağlama isteği ile dolaşıyordu. Hep yaşlılıktandı bu duygusallıklar. Duygusallığına küfredip, “Kendine gel” dediğinde ofisin önündeydi. Kaza yapmadığına şükretti. Arabadan indi. Gerçi kendisi gibi arabası da yolu ezbere biliyordu. Otuz yıl… Dile kolay.

Eve döndüğünde sağ ayak mı sol ayak mı, artık önemsizdi. Aynada silueti belirip kayboldu. Anahtarları etajerin üstüne bırakıverdi. Zaten onun olan şeyi “Arabayı” ona verdikleri için mutlu mu olmalıydı? Yarın erkenden çıkıp gitmek zorunda olmadığı bu ev, ıssızlaşmıştı. Yorgunluğunu ve mutsuzluğunu kucaklamıyordu. İs yerindekilerin nazik gülümsemelerini ve onu uğurlayışlarını düşündü. Sadece arabanın onun olmasını tebrik etmişlerdi, gördüğü kıskançlıktı. Onun yerinde olmak istemişlerdi. Ah, keşke bilselerdi… Zamanla onlarda öğrenecekti. Koltuğa çöktü. Yıllarını geçirdiği patronunu düşündü.

Dışarıda güneş ışıklarını iyice salmış tülün camı tam örtmediği kısmından salınarak odaya pervasızca giriyordu. Kalın perdeyi çekmek üzereyken karşı evin duvarında ona bakan kediyi fark etti. Bir kuş kanat çırparak camın önünden havalanıp göğün maviliğine karıştı. İki çocuk koşturarak sokaktan geçti. Anneleri olsa gerek iki kadın “yavaş ” diye seslenirken sohbetlerine kaldıkları yerden devam ettiler. Kedi, çocuklardan kaçıp çöp konteynerinin arkasına saklandı. Boğuk bir motor sesi sokakta yankılandı. Sokak hayat doluydu . Evi yaşamın kıyısında kalmıştı. Kalın perdeyi tutan eli kumaşı bıraktı, koltuğa uzandı ve tavana baktı. Boyası dökülmüş tavanda gençliğinin hoyratlığını gördü. Şimdi o da boyası dökülmüş bir tavan gibi miydi? Son kullanma tarihi yaklaşmış ama hâlâ kullanılan…

Yaşamı içeri almak için geç mi kalmıştı. Bu saatte yatmaya alışkın değildi. Uzandığı koltuktan kalktı. Terlikleri ayağında çıkarıp yalınayak koridoru geçti. Banyoya gitti. Tıraş takımlarını çıkardı. Çeşmeden akan suyun ılımasını beklerken yüzünü inceledi. Yaşıtlarına göre iyi görünüyordu. “Bir ederim vardır, ” diye düşündü. Bunca yıl boşuna yaşamamıştı ya! Çenesinin üzerinden damlayan sular ceketine düştüğünde takım elbisesinin hala üzerinde olduğunu fark etti. Yüzünü havluyla kuruladıktan sonra gardırobu açtı. Yıllardır yüzüne bakmadığı kot pantolonu eline aldı. Renkli bir  tişört seçti. Araba anahtarına göz ucuyla baktı. Kahveye gitmek için ona ihtiyacı yoktu. Bir adım ilerledi, kendi gibi kenara atılmış mahzun mu duruyordu? Anahtara uzandı ve pantolonun arka cebine koydu. Arabaya bir daha ne zaman ihtiyacı olacağının sorusu aklından gelip geçti. Belki bir eşi ya da çocuğu olsaydı. Kapıyı kapattı, sokağa çıktı. Sağ ya da sol adım artık aklında dahi yoktu. Yaşamı evine hiç sokmayışı onu dışarıda bırakışına hayretle kahveye doğru adımladı. Bunca yıl evini  otel gibi kullanmıştı. Sevgilileri olmuştu ama onlar dahil bu eve kimseyi sokmamıştı. Hep bir mazareti olurdu. Onların evine de gitmemişti. Halbuki ne meraklı olurlardı onu elleriyle beslemeye, hasta olduğunda ona bir tas sıcak çorba getirmeye. Ne onları ne de bir tas çorbalarını evine almamıştı. Yalnızlığı seviyorum derdi soran olursa. Yalnızlığının farkına vardığı şu an neyi sevip sevmediğini bir kez daha sorguladı.  Yıllardır küçümsediği kahve ahalisinin yanına gidip masalardan birine yanaştı. Kafasındaki sesleri bastırmak için, kahvenin gürültüsüne sığındı.

Bu Eseri Paylaş:

etiketlerETİKETLER
Üzgünüm, bu içerik için hiç etiket bulunmuyor.
okuyucu yorumlarıOKUYUCU YORUMLARI
Cevabı iptal etmek için tıklayın.
Şuanda Medyagri adlı kişinin yorumuna cevap yazıyorsunuz.
  • Yağmurdagezen
    3 hafta önce

    Ömer bey; hikayenizi keyifle okudum. Yeni öykülerinizi de okumayı dilerim…

    yorum beğen
    • Medyagri
      3 hafta önce

      teşekkür ederim Ömer bey adına üstadım

      yorum beğen

Sıradaki içerik:

Bir Şoförün Son Güzergâhı-ÖMER ÇOLPA

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu verabetgiris.co

"Sitedeki 'Yazarlar' bölümüne ruhunuza dokunacak yeni bir yolculuk eklendi. Göz atmayı unutmayın." -------- "GriKalemler Dergisinin 2. Sayısı Yayımda" ------- " Dergimize Yazılarınızı Üye Olarak Yukardaki Gönder Menusundan Yada editor@grikalemler.com.tr mail adresinden gönderebilirsiniz." ---------- " GriKalemler Edebiyat Dergisine Hoşgeldiniz " ------"Yazışma adresi: Hürriyet Mahallesi Eski Edirne Asfaltı Caddesi No:196 Gaziosmanpaşa /İSTANBUL Tel: +905061252905" "Sosyal Medya Yönetimi Ayşegül Kösa Sert Can Gadirli medya@grikalemler.com.tr"-----"Grafik Tasarım: Oğuzhan Öcal oguzhanocal.com.tr webmaster@oguzhanocal.com.tr"----"Editör: Hakan Seyrekbasan Rojda Gülseven editor@grikalemler.com.tr" --------"İmtiyaz Sahibi grikalemler.com.tr Adına Süreyya Geçici iletisim@grikalemler.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Gülal iletisim@grikalemler.com.tr Yazı İşleri ve İçerik Sorumlusu: Hakan Yakıcı editor@grikalemler.com.tr"