e
sv

BIRAAAK! … – Ender Arslan

16 Ekim 2025 12:27
avatar

ender arslan

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Yeni kurulan elektrik santralinde görevli yöneticilerden biriydi babası. Bölgede çalışacak personel için lojmanların yapımı ve peyzaj düzenlemeleri devam eden yerleşkede, yeni tamamlanmış birkaç konuttan birinde ailece yaşamaya başlamışlardı. İlk gelen ailelerden biri oldukları için henüz; küçük kızın arkadaşı olabilecek bir yaşıtı maalesef yoktu.

Yaklaşık iki ay önce taşınmışlardı. Annesi, evladının yalnızlığına üzülse de yaramazlıklarıyla başa çıkmakta bazen zorlanıyordu. Tek başına olmasına rağmen yerinde durmayan, türlü oyunlar icat ederek yaramazlık peşinde koşan yavrusuna yine laf anlatmaya çalışıyordu kadıncağız. Küçük kız masumane dinlerken arada da memnuniyetsizliğini dile getiriyordu,

“Neden istediğim zaman istediğimi yapamıyorum ki? Benim hiç uykum yok mesela şu an, uyumak istemiyorum ki ben!”

Annesi yatağında oturmuş, anlamayan gözlerle cevap bekleyen kızının yanı başına oturdu. Şefkatle gözlerinin içine baktı, anlatmaya başladı.

“Güzel kızım sen daha çok küçüksün; büyümen için zamanında beslenmen ve öğlen uykularını aksatmaman gerekir. Yoksa yaşıtlarından geride kalırsın, üzülürsün sonra!”

Bunu duyan çocuk biraz düşünüp öyle cevapladı annesini.

“Ama anne, benim hiç yaşıtım yok ki burada; hatta hiç çocuk yok! O yüzden ben de kendi kendime oyunlar oynuyorum ama bazen de arkadaşlarımla…”

Kadın yine hüzünlense de evladına hissettirmek istemediği için neşeli bir sesle araya girdi,

“Arkadaşların mı? Hangi arkadaşların?”

Küçük kız da neşelenmişti.

“Mesela Çomar var, hani bekçi Bekir amcanın çoban köpeği var ya işte, o! Bir de Mırnav var ama o biraz çekindiği için uzak duruyor bizden. Bir de havuzdaki arka…”

“Mine sakın! Duymayayım havuz lafını bir daha, sakın ha!”

Sinirlenmişti yine, bu havuz meselesi onu deli ediyordu çünkü!

“Kızım daha kaç kere söyleyeceğim sana? O pis, yosunlu havuza girmeyeceksin diye defalarca söylemedim mi! Kurbağaların cirit attığı, içinde bir karış su bile olmayan şu süs havuzuna girmekten ne zevk alıyorsun? Hiç anlamıyorum!”

“Ama anne, orada arkadaşlarım…”

“Yeter! Daha fazla bir şey duymak istemiyorum! Eğer bir daha o havuza girersen akşama hesabı babana verirsin, haberin olsun!”

Çocuk mahzun bir şekilde boynunu büktü. Yatağa uzanıp arkasını döndü. Uyumaya çalışırken annesi kapıyı yarı aralık bırakarak odadan ayrıldı.

Hiç uykusu yoktu Mine’nin, hayaller kurmaya başladı. Ne kadar zaman geçti bilmiyordu ama içeriden gelen sesler kesilmişti; annesinin iş yaparken çıkardığı sesleri artık duyamıyordu. Bunu bir işaret olarak görüp yatağından kalktı, parmak uçlarında, aralık kapıdan usulca geçti. Salona geldiğinde kadının kanepeye uzanıp şekerleme yaptığını gördü, içi biraz rahatladı ama temkini elden bırakmadan mutfağa yöneldi. Canı üzüm çekmişti, dolaptan bir salkım alıp kendini sessizce evin dışına attı. Bir yandan üzüm yiyor bir yandan da etrafa bakınıyor ve ‘Ne yapsam acaba?’ diye aklından geçiriyordu.

Yürüdükçe havanın çok sıcak olduğunu ve terlemeye başladığını fark etti. Evet, gideceği yer belli olmuştu; o sıcak havada serinleyebileceği tek yer havuzdu. Oraya vardığında üzümünü bitirmişti, elinde sadece salkımdan kalan çöpü tutuyordu. Etrafına bakındı, arkadaşları da oradaydı.

“Merhaba arkadaşlar! Ben de sizin gibi sıcakladım ve işte o yüzden havuza girmek istiyorum ama şu üzüm çöpünden kurtulmam lazım! Acaba şu çiçeklerin dibine mi bıraksam?”

“Bıraaak!”

Elindekinden kurtulur kurtulmaz tişörtünü çıkarıp atleti ve şortuyla suya oturdu.

“Su azalmış galiba; baksanıza geçen gün neredeyse omuzlarıma gelen su şimdi belime kadar inmiş!”

Karnına pat pat vurarak konuşmaya devam etti.

“Ooo! Amma da şişmiş karnım be, abur cubur yemeyi bıraksam mı ne?”

“Bıraaak!”

“Sen de başka bir şey bilmezsin ki zaten, hep bırak hep bırak! Tanıştığımız günden beri başka laf etmedin. Birgün buraya gelmeyi de bırakırsam görürsün gününü! Gerçi bunların içinde en cana yakını sensin, öbürkülerden hiç ses çıkmıyor vallahi.”

Küçük kız bir an duraksayıp düşündü ve sonra gülümseyerek devam etti konuşmasına.

“Benim bir arkadaşım vardı ama geldiğimiz yerde kaldı, adı Burak. Senin gibi o da pörtlek gözlü ve çok konuşan bir çocuktu. İki de bir bırak deyip duruyorsun madem ben de sana Burak diyeceğim bundan sonra. Tamam mı Burak?”

“Bıraaak!”

“Bırak değil sersem, Burak!”

Bu kez karşılık gelmeyince rahatladı ve sırt üstü uzanır gibi geri yaslandı, dirseklerinin üzerinde yarı yatar vaziyette ayaklarını çırpmaya başladı.

“Biraz da sırt üstü yüzeyim ki sen de öğren böyle yüzmeyi Burak. Size şöyle bir bakıyorum da ne zaman görsem hep aynı şekilde yüzüyorsunuz. Mesela benim başka bir arkadaşım daha var ama o da insan değil. Adı da Çomar, senin gibi yüzüyor sanki ama tam da öyle değil aslında! Yani bak böyle, daha farklı yüzüyor mesela ama ona ben öğretmedim. Bir de başka bir yüzme şeysi biliyor mu onu da bilmiyorum aslında ama ben…”

“Mineeee! Mine kız nerdesin! Seni yaramaz eşek sıpası, yine havuza kaçtın değil mi?!”

Annesinin giderek yaklaşan sesini duyan küçük kız panikle hemen tişörtünü kapmış terliklerini giyerken ne tarafa doğru kaçacağına karar vermeye çalışıyordu.

“Eyvah annem geldi! Ne yapıcam ben şimdi Burak?”

“Bıraaak!”

“Hadi be sen de ne bırakması! Kaaaç diyeceksin kaaaç! …

Bu Eseri Paylaş:

etiketlerETİKETLER
Üzgünüm, bu içerik için hiç etiket bulunmuyor.
okuyucu yorumlarıOKUYUCU YORUMLARI
Cevabı iptal etmek için tıklayın.
Şuanda Medyagri adlı kişinin yorumuna cevap yazıyorsunuz.
  • ender arslan
    2 hafta önce

    Çok teşekkür ederim!

    yorum beğen
  • Medyagri
    2 hafta önce

    Bu metin, yalnızlıkla hayal gücünün nasıl iç içe geçtiğini, bir çocuğun iç dünyasında arkadaşlık kavramının nasıl şekillendiğini çok dokunaklı anlatıyor. Beni Mine’nin çevresindeki canlılarla kurduğu bağlar ve annesiyle olan çatışmalı ama sevgi dolu ilişkisini okumak çocukluk yıllarıma götürdü. Kaleminize sağlık.

    yorum beğen

Sıradaki içerik:

BIRAAAK! … – Ender Arslan

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu verabetgiris.co

"Sitedeki 'Yazarlar' bölümüne ruhunuza dokunacak yeni bir yolculuk eklendi. Göz atmayı unutmayın." -------- "GriKalemler Dergisinin 2. Sayısı Yayımda" ------- " Dergimize Yazılarınızı Üye Olarak Yukardaki Gönder Menusundan Yada editor@grikalemler.com.tr mail adresinden gönderebilirsiniz." ---------- " GriKalemler Edebiyat Dergisine Hoşgeldiniz " ------"Yazışma adresi: Hürriyet Mahallesi Eski Edirne Asfaltı Caddesi No:196 Gaziosmanpaşa /İSTANBUL Tel: +905061252905" "Sosyal Medya Yönetimi Ayşegül Kösa Sert Can Gadirli medya@grikalemler.com.tr"-----"Grafik Tasarım: Oğuzhan Öcal oguzhanocal.com.tr webmaster@oguzhanocal.com.tr"----"Editör: Hakan Seyrekbasan Rojda Gülseven editor@grikalemler.com.tr" --------"İmtiyaz Sahibi grikalemler.com.tr Adına Süreyya Geçici iletisim@grikalemler.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akif Gülal iletisim@grikalemler.com.tr Yazı İşleri ve İçerik Sorumlusu: Hakan Yakıcı editor@grikalemler.com.tr"