e
sv

Şapşik-Necati Yıldırım

06 Kasım 2025 07:45
avatar

Medyagri

  • e 0

    Mutlu

  • e 0

    Eğlenmiş

  • e 0

    Şaşırmış

  • e 0

    Kızgın

  • e 0

    Üzgün

Şapşik

İlk gördüğümde zavallının tekiydi. Lafın gelişi değil, gerçekten öyleydi. Pejmürde dolaşırdı. Her sabah evinin bahçe kapısından çıkışını karşı bahçenin duvarının üstünden izlerdim. Kafasını kaldırmadığı için beni görmesi mümkün değildi. Yavaş adımlarla, başı önde caddeye uzanan sokaktan geçer, kaybolurdu. Gün kararırken yine aynı yavaşlıkla bahçe kapısından içeri girişini görürdüm.

Dikkatimi ilk çektiğinde bir bahar sabahıydı. Evden çıkmadan önce katmer katmer açmış bir gülü kokluyordu. “Zarif biri olmalı,” diye düşünmüştüm. Kafasını kaldırmasa da yerde olanlara hassastı. Yağmur yağdığı bir gündü. Salyangozlar sokakta peydah olmuştu. İnsanların üstlerine bastığında çıkan çatırdayan sesleriyle fark ettiği salyangozların tek tek ayırdına vararak adımlarını dikkatle atıyordu. Çöp kenarındaki şeyleri kimseler görmeden özenle kenara kaldırır, yaptığı önemsiz bir şeymiş gibi yürüyüp giderdi.

Bir rutini vardı. İki gün seyretmeniz, üçüncü gün neyi nasıl yapacağını bilmenize yeterdi. Mesela sokak kapısından üç adım sonra durur, bir sigara yakardı. Ne hikmetse o çakmak hep üçüncüde alev alırdı. Beceriksiz, yavaş, bilindik, yalnız biri işte. Ama beni delicesine merak ettiren bir gizemi vardı. Evinde ne yaptığını, sırtından eksik etmediği çantasında ne taşıdığını merak ediyordum. Akşam onunla birlikte evine girmek, odalarında dolaşmak, giydiği benzer şeyleri çıkardığında—sanırsınız tek kıyafeti var—altından çıkacak olanı görmek istiyordum.

Bir şey yapmalıydım. Kendimi göstermeliydim. O eve girmenin bir yolunu bulmalıydım. Kendimi göstermeliyim diye düşündüm. O adımını attığında ben de sokağa çıktım. Takip ettim. Rahatsız oldu diyemem, fark etmemişti. Bir insan nasıl bu kadar kendiyle meşgul olurdu ki?

İnsan işte… Farklı farklı. Açıldıkça derinleşen, her zaman şaşırtan. İyi görünenin iyi çıkmadığı, asık suratlı nemrut dediğinin içinden başka bir merhamet çıkan. Hepsi farklı.

O benimdi, kafama koymuştum. Beni fark edecekti ve ben bir gün onunla o eve girecek, her hâlini öğrenecektim.

Ertesi sabah, cesaretimi toplayıp yanı başında yürümeye başladım. Hiç ses etmedi. Durağa kadar gittim… Hiç oralı olmayınca geri döndüm. Bir sonraki gün durakta onunla beraber bekledim o otobüse binene kadar, yine konuşmadık. Her sabah durakta çantasından bir şeyler çıkarıp yemek yiyordu. Kahvaltısını hep burada ettiğini fark ettim. Benimle paylaşmaya niyeti yoktu. Çantasından çıkan peynirin kokusu burnuma doldu. Yemek kokusuna dayanamayıp arsızlık ettim. Vererek şaşırttı beni. Bir haftanın sonunda yanında benim için de yemek getirmeye başlamıştı. Otobüs beklerken birlikte, sessizce yiyorduk.

O sabah biraz fazla oyalanmışım. Sırtını gördüm onun. Etrafına bakınıyordu. Gözlerinin beni aradığını anladım. İnsanoğlu işte, ne kadar yalnızlığa katlanabilir? Bir varlığa hemen alışır; insan olsun, hayvan olsun. Rutinlerine de bağlıdır ya, ben de alıştığı oluvermiştim işte. Yüreğim kabardı sevinçten. Beni seviyordu, anladım. Söyleyemeyecek kadar korkaktı belki de. Kim bilir, kimler üzmüştü de yalnızlığı tercih etmişti.

O günün akşamı bekledim durdum, onun gelmesini. O söyleyemezdi beni sevdiğini ama ben söylerdim. Sokağa girdiğini gördüğümde koşturarak yanına gittim, yanı başında yerimi aldım.

Ben ona doğru koştururken yüzüne beni görmüş olmanın rahatlaması oturmuş, yüzünde güller açmıştı. Hiç konuşmadan yürüdük.

Bahçe kapısı gıcırdayarak açılırken durup evlerin pencerelerine baktı. Komşularından çekindiğini hissettim. Tedirgindi ama renk vermedi, bana “gelme” demedi. Evinin kapısı usulca açılıp içeri girdiğimizde rahat bir nefes almıştık ikimiz de. Beni koridorda bırakıp odasına doğru yöneldi, beni yokmuşum gibi. Umursamadım. İzin almaksızın tüm odaları dolaşmaya başladım. Merak ettiğim, onun kokusunun sindiği her yere acele etmeksizin dokunup durdum.

Merakımı giderdiğimde onu mutfakta buldum. Halime gülüyordu. O da beni bekliyormuş, belli. Masada benim için hazırladığı yemekleri görünce anladım. Yemeğimizi sessizce yedikten sonra o, masadaki her şeyi olduğu gibi bırakıp salondaki kanepeye uzandı.

Masadakileri ben mi toplayacaktım? Elbette bıraktım öylece. Umurumda olmaz. Hem dursunlar böyle, “gelip geçerken yeriz işte”, diyen iç sesimi mutfakta bırakıp ben de salona geçtim. Gözleri beni izliyordu. Ne yapacağımı merak eden gözleri.

Son bir işim kalmıştı onunla. Oda falan beni ilgilendirmiyordu. Beni kendine çeken kokusuna doğru ilerleyip göğsüne yerleştim. Kahkahayı patlatıverdi. Mırıltılarımla aşk büyüsü yaptığımın farkında bile değildi. Bu kalp artık benimdi ve aklını da elime geçirmiştim.

Sokaktaki arkadaşlarımla da tanıştırdım onu. Sabahları evden çıkarken onlara yemek götürmeyi ihmal etmez ama benim sokaktan geldiğimi hatırlamıyor gibiydi. Sabah kapıdan yolcu eder, gün boyu gelmesini pencerede izler, akşam kapıda karşılarım onu.

Ha bir de kendi şapşikliğine bakmadan bana ‘Şapşik’ dedi, sanki ben insanmışım gibi. Artık o benim insanımdı.

Bu Eseri Paylaş:

etiketlerETİKETLER
Üzgünüm, bu içerik için hiç etiket bulunmuyor.
okuyucu yorumlarıOKUYUCU YORUMLARI
Cevabı iptal etmek için tıklayın.
Şuanda Medyagri adlı kişinin yorumuna cevap yazıyorsunuz.
  • Medyagri
    1 hafta önce

    Yorumlarınız için teşekkür ederiz.

    yorum beğen
  • Kemal Semiz
    1 hafta önce

    Mükemmmel 👏👏👏

    yorum beğen
  • Kemal Semiz
    1 hafta önce

    Kaleminize yüreğinize sağlık

    yorum beğen
  • Rıza Çakmak
    1 hafta önce

    Çok çok güzel. Harika bir öykü. Ne güzel bir anlatım, öykünün için de yaşadım, her bir satırında oradaymış gibi gözümde canlandırdım. Çok keyif aldım. Kaleminize, yüreğinize, emeğinize sağlık.

    yorum beğen

Sıradaki içerik:

Şapşik-Necati Yıldırım

deneme bonusu veren siteler deneme bonusu verabetgiris.co

"Sitedeki 'Yazarlar' bölümüne ruhunuza dokunacak yeni bir yolculuk eklendi. Göz atmayı unutmayın." -------- "GriKalemler Dergisinin 3. Sayısı Yayımda" ------- " Dergimize Yazılarınızı Üye Olarak Yukardaki Gönder Menusundan Yada editor@grikalemler.com.tr mail adresinden gönderebilirsiniz." ---------- " GriKalemler Edebiyat Dergisine Hoşgeldiniz " ------"Yazışma adresi: Hürriyet Mahallesi Eski Edirne Asfaltı Caddesi No:196 Gaziosmanpaşa /İSTANBUL Tel: +905061252905"